Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğin163. e göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir peygamber yoktur ki, insanların inanmaları için kendisine mucizeler verilmiş olmasın. Bana verilen ise Allah’ın vahyettiği vahiy (Kur’ân-ı Kerîm)dir. Bu sayede ben kıyamet günü ümmeti en çok olan peygamber olacağımı ümit ediyorum.”
(B7274 Buhârî, İ’tisâm, 1)
İbn Abbâs’ın naklettiğine göre, Kureyşliler, Yahudilere gele-164. rek, “Musa size (mucize olarak) ne getirdi?” dediler. Onlar, “Asâsını ve bembeyaz görünen el (yed-i beyzâ) mucizesini.” dediler. Sonra Hıristiyanlara gelerek, “İsa(‘nın mucizeleri) nasıldı?” dediler. Onlar da, “Körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirdi.” diye cevap verdiler. Sonra Hz. Peygamber’e (sav) geldiler ve dediler ki, “Rabbine dua et de Safâ tepesini bizim için altın hâline getirsin.” Hz. Peygamber de Allah’a dua etti. Bunun üzerine, “Göklerin ve yerin yaratılmasında ve gece ile gündüzün peş peşe gelmesinde akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.” (Âl-i İmrân, 3/190) âyeti nâzil oldu (ve onlara), ‘Bu âyetleri düşünsünler!’ (denildi).”
(MK12322 Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, XII, 10)
Abdullah (b. Mes’ûd) tarafından nakledildiğine göre, Resûlullah 165. (sav) zamanında ay iki parçaya bölündü. Parçanın birini(n görünmesini) dağ engelledi, diğer parça ise dağın üzerinde (görünüyor) idi. Bunun üzerine Resûlullah (sav), “Allah’ım! Şahit ol!” buyurdu.
(M7073 Müslim, Sıfâtü’l-münâfıkîn, 45)