paylaş
FaceBook


İbn Ömer şöyle anlatırd333. ı: “Müslümanlar, Medine’ye geldiklerinde namaz için (herhangi bir) çağrı yapılmazdı; bir araya toplanırlar ve namaz vaktini beklerlerdi. Bir gün bu konuyu aralarında konuştular. Kimisi, ‘hıristiyanların çanı gibi bir çan edinelim.’ dedi. Kimisi, ‘yahudilerin (boynuz) borusu gibi bir boru edinelim.’ dedi. Ömer ise, ‘Namaza çağıracak birini gönderseniz ya!’ dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü (sav): ‘Ey Bilâl, kalk da namaza çağır!’ buyurdu.” (B604 Buhârî, Ezân, 1)


Enes (b. Mâlik)’in oğlu Ebû Umeyr, ensardan olan amcalarından bi-334. rinin şöyle dediğini nakletmiştir: “Peygamber (sav), insanları namaza nasıl toplayacağı konusunu düşünüyordu. Kendisine, ‘Namaz vakti girince bir bayrak dik, onu görünce (insanlar) birbirlerine haber verirler.’ denildi. Fakat o, bu teklifi beğenmedi... Abdullah b. Zeyd b. Abdirabbih Resûlullah’ın (sav) düşüncesini içinde hissederek oradan ayrıldı. (O gece) rüyasında ezanı gördü. Sabahleyin hemen Resûlullah’a (sav) gelerek, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Ben uyku ile uyanıklık arasında iken birden birisi yanıma geldi ve bana ezanı öğretti.’ diyerek rüyasını anlattı... Bunun üzerine Resûlullah (sav), ‘Ey Bilâl kalk ve Abdullah b. Zeyd sana ne söylerse onu yap!’ buyurdu. (D498 Ebû Dâvûd, Salât, 27)

Hafs b. Âsım b. Ömer b. Hattâb’ın, babası aracılığıyla dedesi 335. Ömer b. Hattâb’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Müezzin ‘Allâhü ekber, Allâhü ekber’ dediğinde sizden biri de ‘Allâhü ekber, Allâhü ekber’ derse; sonra müezzin, ‘Eşhedü en lâ ilâhe illâllâh’ dediğinde o da, ‘Eşhedü en lâ ilâhe illâllâh’ derse; ardından müezzin, ‘Eşhedü enne Muhammeden Resûlullâh’ dediğinde o da, ‘Eşhedü enne Muhammeden Resûlullâh’ derse; sonra müezzin, ‘Hayye ale’s-salâh’ dediğinde o, ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ derse; sonra müezzin, ‘Hayye ale’l-felâh’ dediğinde o, ‘Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh’ derse; ardından müezzin ‘Allâhü ekber, Allâhü ekber’ dediğinde o da ‘Allâhü ekber, Allâhü ekber’ derse; sonra müezzin ‘Lâ ilâhe illâllâh’ dediğinde o da bütün kalbiyle ‘Lâ ilâhe illâllâh’ derse, cennete girer.”
 (M850 Müslim, Salât, 12)


Mâlik b. Huveyris anlatıyor: “Yolculuğa çıkmak isteyen iki kişi 336. Hz. Peygamber’in (sav) yanına geldi. Hz. Peygamber (sav) onlara şöyle buyurdu: ‘Yola çıktığınızda (namaz vakti geldikçe) ezan okuyup ardından kâmet getirin. Sonra büyüğünüz imam olsun.’ ” (B630 Buhârî, Ezân, 18)


Ma’dân b. Ebû Talha el-Ya’murî anlatıyor: “Ebu’d-Derdâ bana, 337. ‘Evin nerede?’ diye sordu. ‘Hıms şehrinin dışında bir köyde.’ diye cevap verdim. Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ dedi ki, ‘Resûlullah’ı (sav) şöyle derken işittim: ‘Bir köyde üç kişi bulunur da ezan okunmaz ve orada namaz kılınmazsa, şeytan onlara musallat olur. Sen cemaate devam et. Çünkü sürüden ayrılanı kurt kapar.’ ”
 (HM28064 İbn Hanbel, VI, 445)

EZAN İSLÂM’IN ÇAĞLAR AŞAN ÇAĞRISI