Ebû Saîd el-Hudrî anlatıyo1014. r: “Resûlullah (sav) zamanında bir adam, dalındayken satın aldığı meyveler afete uğrayınca zarar etti ve borcu çoğaldı. Resûlullah’ın (sav), ‘Ona bağışta bulunun.’ demesi üzerine insanlar ona sadakalarını verdiler. Fakat bu yardımlar borcunu ödemeye yeterli gelmedi ve bunun üzerine Resûlullah (sav) adamın alacaklılarına şöyle dedi: ‘Bulduğunuzu alın! Bundan başka yapabileceğiniz bir şey de yoktur!’ ” (M3981 Müslim, Müsâkât, 18)
Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) 1015. şöyle buyurmuştur: “ Bir kimse iflas eder de (borçlu olduğu) biri, kendi malını (onun yanında) olduğu gibi bulursa, bu malı almaya (başkasından) daha fazla hak sahibidir. ” (M3990 Müslim, Müsâkât, 24)
Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, bir gün Resûlullah (sav), 1016. “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâbı, “Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir.” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekâtla gelir. Aynı zamanda şuna sövmüş, buna iftira etmiş, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve şunu dövmüş bir hâlde gelir. Bunun üzerine iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yüklenir. Sonra da cehenneme atılır.” buyurdu. (M6579 Müslim, Birr, 59)