Ebû1382. Vâil anlatıyor: (Hudeybiye Antlaşması imzalandıktan sonra) Ömer b. Hattâb geldi ve Resûlullah’ın (sav) yanına giderek, “Ey Allah’ın Resûlü, biz hak üzereyiz, onlar da bâtıl üzere değil mi?” dedi. Resûlullah “Evet.” buyurdu. Sonra Hz. Ömer, “Bizim ölenlerimiz cennette onların ölenleri ise cehennemde değil mi?” diye sordu. Resûlullah yine “Evet.” buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer, “Öyleyse neden dinimiz hususunda bu âcizliği gösteriyoruz da Allah henüz onlarla bizim aramızda bir hüküm vermeden geri dönüyoruz?” dedi. Resûlullah şöyle cevap verdi: “Ey Hattâb’ın oğlu! Ben gerçekten Allah’ın Resûlü’yüm! Allah ebediyen beni(m emeğimi) boşa çıkarmaz.” Sonrasında Resûlullah’a (sav) Fetih sûresi nâzil oldu. Allah Resûlü hemen Hz. Ömer’e birini gönderip sûreyi ona okuttu. Bunun üzerine Hz. Ömer, “Yâ Resûlallah! Bu (Hudeybiye Antlaşması gerçekten bir) fetih midir?” diye sordu. Hz. Peygamber de, “Evet.” cevabını verdi. Artık Ömer’in gönlü oldu ve döndü. (M4633 Müslim, Cihâd ve siyer, 94)
Ümeyye b. Safvân b. Ümeyye’nin, babasından naklettiğin1383. e göre, Resûlullah (sav) Huneyn günü (henüz Müslüman olmayan Safvân’dan savaş hazırlıkları için) birçok zırh ödünç aldı. Safvân, “Bu bir gasp mı yâ Muhammed!” diye sordu. Resûlullah da, “Hayır, (zayi olduğu takdirde) bedeli ödenmek üzere alınan bir emanet.” şeklinde cevap verdi. (D3562 Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 88)
Enes b. Mâlik anlatıyo1384. r: ...(Huneyn Savaşı sonrası Hevâzin ganimetleri paylaştırılırken oluşan huzursuzluk üzerine) Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Ben küfürden yeni kurtulmuş bazı kimselere onların kalplerini (İslâm’a) ısındırmak için (ganimet mallarından) veriyorum. İnsanlar aldıkları mallarla evlerine dönerken siz Allah’ın Resûlü ile evlerinize dönmekten razı değil misiniz? Allah’a yemin ederim ki sizin birlikte dönüp gittiğiniz (Peygamber), onların yanlarında götürdüklerinden daha hayırlıdır.” (M2436 Müslim, Zekât, 132)
Süheyb (b. Sinân) tarafından nakledildiğin1385. e göre, Resûlullah (sav) Huneyn Savaşı günlerinde şöyle dua ediyordu: “Allah’ım! Senin yardımın ile (düşmana) karşı durmaya çalışıyorum, senin yardımın ile hamle yapıyorum, senin yardımın ile savaşıyorum.” (DM2471 Dârimî, Siyer, 7)
Ebû İshâk’ın naklettiğine göre, bir kişi Berâ’a gelerek, “Ey Ebû 1386. Umâre! Huneyn günü savaş alanından kaçtınız mı?” diye sordu. Bunun üzerine Berâ’ şunları anlattı: “Ben Allah’ın Peygamberi’nin (sav) kaçmadığına şahitlik ederim. Lâkin silahsız, zırhsız bir grup (Müslüman askeri) Hevâzinlilerin mevkilerine yöneldi. İyi ok atan bir kavim olan Hevâzinliler, öncü Müslüman askerlerini yoğun bir ok atışına tuttu. Bunun neticesi bu kuvvetler bozguna uğradı ve düşman askerleri Resûlullah’a (sav) yöneldi. O sırada Ebû Süfyân b. Hâris, Resûlullah’ın katırının yularından tutuyordu. Resûlullah, katırından indi. ‘Ben peygamberim, bunda yalan yok! Ben Abdülmuttalib’in evlâdıyım. Allah’ım! Bana yardımını lütfet.’ diyerek dua etti ve zafer diledi.” Berâ’ anlatmaya şöyle devam etti: “Vallahi, savaş kızıştığında biz düşmandan Resûlullah ile korunuyorduk! Bizim en cesurumuz onunla yan yana durabilendi.”
(M4616 Müslim, Cihâd ve siyer, 79)