Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöy-1401. le buyurmuştur: “Vârislerim ne bir tek dinarı ne de dirhemi paylaşsınlar. Hanımlarımın nafakasından ve hizmetçimin ihtiyacından sonra bıraktığım mallar sadakadır.” (B2776 Buhârî, Vesâyâ, 32)
Kays b. Kesîr anlatıyor: Medine’den bir adam Dımaşk’ta bu-1402. lunan Ebu’d-Derdâ’nın yanına geldi. Ebu’d-Derdâ ona, “Kardeşim, seni buraya getiren nedir?” diye sordu. Adam, “Senin Resûlullah’tan (sav) naklettiğini öğrendiğim bir hadis.” cevabını verdi... Bunun üzerine Ebu’d-Derdâ dedi ki, “Resûlullah’ı (sav) şöyle derken işittim: ‘...Kuşkusuz âlimler peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler miras olarak ne altın ne de gümüş bırakırlar; onların bıraktıkları yegâne miras ilimdir. Dolayısıyla kim onu alırsa büyük bir pay almış olur.’ ” (T2682 Tirmizî, İlim, 19)
Talha b. Musarrif anlatıyor: “Abdullah b. Ebû Evfâ’ya (ra), ‘Pey-1403. gamber (sav) vasiyette bulundu mu?’ diye sordum. ‘Hayır.’ dedi. ‘Peki, insanlara vasiyette bulunmak nasıl farz kılındı ya da sadaka ile nasıl emrolundular?’ dedim. ‘(Resûlullah) Allah’ın Kitabı’nı (rehber edinmeyi) vasiyet etti.’ diye cevap verdi.” (B2740 Buhârî, Vesâyâ, 1)
Enes (b. Mâlik) (ra) anlatıyo1404. r: “Peygamber (sav) hastalığı ağırlaşınca baygınlık geçirdi. Bunun üzerine Hz. Fâtıma (as), ‘Vay babamın ızdırabına!’ deyince, Resûlullah ona, ‘Bugünden sonra babanın hiç ızdırabı kalmayacak.’ buyurdu.”
(B4462 Buhârî, Meğâzî, 84)