Semüre’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle 1044. buyurmuştur: “Başkasına ait bir malı alan, onu sahibine geri verinceye kadar ondan sorumludur.” (D3561 Ebû Dâvûd, Büyû’ (İcâre), 88; T1266 Tirmizî, Büyû’, 39)
Amr b. Şuayb’ın, babası aracılığıyla dedesinden naklettiğine göre, 1045. Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim doktor olmadığı hâlde tabiplik/tedavi yapar (da hastaya zarar verirse) onu tazminle yükümlüdür.” (İM3466 İbn Mâce, Tıb, 16; N4834 Nesâî, Kasâme, 40-41)
Câbir (b. Abdullah) tarafından nakledildiğin1046. e göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Üç şey vardır ki bunlar kimde bulunursa Allah onu koruması altına alır ve cennete koyar: Güçsüzlere yumuşak davranmak, anne babaya şefkat göstermek ve elinin altında bulunan hizmetlilere iyi muamelede bulunmak.” (T2494 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 48)
Ma’rûr anlatıyor: Ebû Zer ile Rebeze’de karşılaştım. Kendisinin 1047. de kölesinin de üzerinde aynı kıyafet vardı. Bunun sebebini ona sordum. Dedi ki: “Bir adamla karşılıklı birbirimize sövdük. Ve annesi(nin zenci olması) sebebiyle onu aşağıladım. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) bana şöyle buyurdu: ‘Ey Ebû Zer! Onu annesinden dolayı m ı ayıplıyorsun? Demek ki sen, kendisinde hâlâ câhiliye(den izler) bulunan bir kimsesin. (Köle) kardeşleriniz, Allah’ın sizin emrinize verdiği hizmetçilerinizdir. Her kimin kardeşi emri altında bulunursa ona yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Onlara güçlerini aşan işler yüklemeyin. Eğer ağır işler yüklerseniz onlara yardım edin.’ ” (B30 Buhârî, Îmân, 22)