Ebû Hüreyre’den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle 1113. buyurmuştur: “Müslüman’ın Müslüman’a malı, ırzı (şeref ve namusu) ve kanı haramdır (dokunulmazdır)...” (D4882 Ebû Dâvûd, Edeb, 35)
Ebû Bekre anlatıyor: “Resûlullah’ın (sav), 1114. ‘İki Müslüman kılıçlarıyla karşı karşıya gelir ve biri diğerini öldürürse, öldüren de öldürülen de cehennemdedir.’ dediğini işittim. Bunun üzerine, ‘Ey Allah’ın Elçisi, öldüren böyledir ama öldürülene ne oluyor?’ dediler. Resûlullah, ‘ O da arkadaşını öldürmeye istekliydi.’ buyurdu.” (N4127 Nesâî, Muharebe, 29; B6875 Buhârî, Diyât, 2)
Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) 1115. şöyle buyurmuştur: “Kim (Müslüman topraklarında yaşaması için kendisine güvence verilmiş) bir anlaşmalıyı öldürürse cennetin kokusunu alamaz. Hâlbuki onun kokusu kırk yıllık mesafeden bile duyulur.” (B6914 Buhârî, Diyât, 30)
Süleyman b. Amr b. Ahvas’ın naklettiğin1116. e göre, Resûlullah (sav) ile birlikte Veda Haccı’na katılan babası şöyle anlatmıştır: “Hz. Peygamber Veda Haccı’nda yaptığı konuşmasında önce Allah’a hamdedip O’nu övdü, vaaz ve nasihat etti. Ardından şöyle buyurdu: ‘...Bilesiniz ki! Kişi ancak kendi suçundan dolayı cezalandırılır. Baba evlâdının suçundan, evlât da babasının suçundan dolayı cezalandırılmaz.’ ” (T3087 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 9)
Ebû Şürayh el-Huzâî’den nakledildiğine göre, Hz. Peygamber 1117. (sav) şöyle buyurmuştur: “Cinayet veya yaralanma gibi bir cürüme maruz kalan kişi (ya da velîsi) şu üç şeyden birini seçer: Ya (hukukun eliyle suça denk bir müeyyide yani) kısas ister ya affeder ya da diyet alır. Dördüncü bir şey isterse onu engelleyin. Kim de bundan sonra sınırı aşarsa onun için acı verici bir azap vardır.” (D4496 Ebû Dâvûd, Diyât, 3)
Enes (b. Mâlik) şöyle demiştir: “Bir defasında kısas talebi için 1118. Resûlullah’a (sav) gelindi de o, (suçluyu) affetmelerini tavsiye etti.” (N4787 Nesâî, Kasâme, 28-29)
Vâil b. Hucr anlatmaktadır: “Hz. Peygamber’in (sav) yanınday-1119. dım. Boynundan kayış ile bağlanmış bir katil getirildi. Resûlullah maktulün velîsini çağırdı ve ona şöyle dedi: ‘Affeder misin?’ Adam, ‘Hayır.’ dedi. Resûlullah, ‘Diyet alır mısın?’ dedi. Adam yine, ‘Hayır.’ dedi. Resûlullah, ‘Öldürecek misin?’ dedi. Adam, ‘Evet.’ diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlullah, ‘Onu götür.’ buyurdu. Adam arkasını dönmüş giderken tekrar, ‘Onu affeder misin?’ dedi. Adam, ‘Hayır.’ dedi. Resûlullah bu sefer, ‘Diyet alır mısın?’ diye sordu. Adam yine, ‘Hayır.’ dedi. Resûlullah, ‘Öldürecek misin?’ dedi. Adam, ‘Evet.’ diye cevap verdi. Resûlullah yine, ‘Onu götür.’ buyurdu. Aynı söyleşi dördüncü sefer yaşandığında Resûlullah şöyle buyurdu: ‘Dinle! Sen onu affedersen, o katil hem kendi günahını hem de maktulün günahını yüklenir.’ Bunu duyan adam, katili affetti.” (D4499 Ebû Dâvûd, Diyât, 3)