paylaş
FaceBook

Abdullah b. Kâ’b’ın naklettiğine göre, (babası) Kâb b. Mâlik 1306. Tebük Seferi’ne katılmayıp geride kalışını anlatırken şöyle demişti: “... Resûlullah (sav) sevindiği zaman, yüzü parlar, sanki bir ay parçası gibi olurdu. Biz, onun sevincini yüzünden anlardık.” (B3556 Buhârî, Menâkıb, 23)


Hz. Peygamber’in (sav) eşi Hz. Âişe (ra) şöyle demiştir: “Ben, 1307. Resûlullah’ın (sav) küçük dili görünecek kadar güldüğünü görmedim. O, yalnızca tebessüm ederdi.” (B4828 Buhârî, Tefsîr, (Ahkâf) 2; M2086 Müslim, İstiskâ, 16)

Hz. Âişe şöyle demişti1308. r: “Resûlullah (sav) kapsamlı olan duaları sever, bunun dışındakileri (dar ve münferit duaları) bırakırdı.” (D1482 Ebû Dâvûd, Vitr, 23)


Übey b. Kâ’b’dan nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) bir kim-1309. seyi anıp ona dua edeceği zaman önce kendisinden başlardı. (T3385 Tirmizî, Deavât, 10)


İbn Ebû Musa’nın, babası aracılığıyla naklettiğine göre, Hz. 1310. Peygamber (sav) şu dua ile yalvarırdı: “Rabbim! Hatalarımı, bilgisizliğimi, her işimdeki aşırılığımı ve benden daha iyi bildiğin hâllerimi bağışla. Allah’ım! Bilmeden veya kasten, şaka yollu ve ciddi bir hâlde yaptığım hatalarımı da bağışla. Zira bunların hepsi bende var. Allah’ım! Yaptığım, yapacağım, gizlediğim ve açıkça işlediğim günahları bağışla. Öne alan da erteleyen de sensin. Sen her şeye gücü yetensin.” (B6398 Buhârî,Deavât, 60)

 

HZ. PEYGAMBER ŞÜKREDEN BİR KUL