Ebu Hüreyre (r.a)'ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.): "Ben, bütün mü'minlere kendi öz nefislerinden daha yakınım." Enes bin malik (r.a)'ın rivayetiyle Rasulullah (s.a.v) şöyle buyuruyor: "Hiç biriniz, ben ona, babasından da, evladından da, bütün insanlardan da sevgili olmadıkça (kemâliyle) iman etmiş olmaz” (1)
Aynı hadisin diğer bir rivayetinde, Önderimiz Rasulullah (s.a.s) konunun önemini belirtmek için yeminle başlıyor.
Ebu hüreyre (r.a)'ın rivayetiyle şöyle buyuruyor Rasulullah (s.a.s):"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, hiç biriniz, ben kendisine babasından da, evladından da daha sevgili olmadıkça (kemâliyle) iman etmiş olmaz."(2)
Kâmil imanın şartlarından birisidir, yegane hayat önderimiz ve biricik örneğimiz Rasulullah (s.a.s)'i sevmek… Muvahhid mü'minler, Rasulullah (s.a.s)'e karşı olan imanlarının gereği ortaya çıkan sevgi, kendilerini, baba ve annelerini, çocuklarını, mallarını ve diğer insanları sevdiklerinin çok daha üstünde bir sevgidir… Rasulullah (s.a.s)'in sevgisine hiçbir şey tercih edilemez… Dünyalık hiçbir şey, Rasulullah (s.a.s)'in sevgisine denk olamaz… Bu sevgi, mü'min müslümanların öz nefislerinden kendileri için daha evlâ olan, " Âlemlere rahmet kılınan "(3) bir yüce şahsiyete karşı duyulan bir sevgidir…
Bu sevgi, Rabbimiz Allah'ın, şu ayet-i kerime'de vasfını beyan buyurduğu eşsiz şahsiyete karşı duyulan sevgidir: “Andolsun, size içinizden, sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir." (4)
Muvahhid mü'minlerin ve müttakî müslümanların imamı Rasulullah (s.a.s)'in değerini şöyle beyan buyurur Rabbimiz Allah: "Peygamber, mü'minler için kendi nefislerinden daha evlâdır ve O'nun zevceleri de onların anneleridir…"(5)
Ümmetini çok seven, mü'min müslümanlara çok şefkatli ve onların en küçük sıkıntısı bile kendisini çok üzen Rasulullah (s.a.s), Rabbimizin bu fermanını, mü'minlere duyurduktan sonra onun izahını da beyan eder…
Ebu Hüreyre (r.a)'ın rivayetiyle şöyle buyurur Rasulullah (s.a.s.): "Ben, bütün mü'minlere kendi öz nefislerinden daha yakınım." (6)
Bu konuda, ümmetin her ferdini uyarmış, yetiştirmiş ve bu sevginin onların kalblerine iyice yerleşmesine itina göstermiş olan Rasulullah (s.a.s.) mü'minlerdeki Rasul sevgisine hiçbir sevginin denk olmaması için dikkatli davranmalarına hassasiyetle çalışmıştır… Çünkü bu sevgiye,dünyevî herhangi bir şeyin denk tutulması, iman noktasındaki olgunluğu engelleyici bir sed oluşturur… Böyle bir sed, mü'min için gerek kâmil iman bakımından, gerekse salih amel bakımından büyük bir noksanlıktır… Kâmil mü'min, ancak kâmil iman ve salih amel ile meydana gelir…
Önderimiz Rasulullah (s.a.s), ümmetinden olan mü'min müslümanların, imanlarının kâmil ve amellerinin salih olmasının istediğinden dolayı, onları dikkatli bir şekilde eğitmiş ve onlara öğretmişti…Herhangi bir noksanlığı gidermeye çalışmış, yerinde ve zamanında müdahale etmişti….
Abdullah ibn Hişam (r.a) şöyle demiş: Biz, Rasulullah (s.a.v)'in beraberinde bulunuyorduk. Rasulullah, Ömer ibn Hattab'ın elinden tutmuş hâldeydi.
Ömer (r.a) O'na: - Ya Rasulullah, sen bana, muhakkak ki, nefsimden başka her şeyden daha sevimlisin, dedi.
Rasulullah (s.a.s) da. O'na: "Hayır (öyle söyleme)! Nefsim elinde bulunan (Allah)'a yemin ederim ki, ben sana, hayatından daha sevimli olmadıkça (iman kemâle ermez)." buyurdu.
Bunun üzerine Ömer (r.a) de, O'na: - Şu anda Allah'a yemin ederim ki, sen bana, muhakkak nefsimden, yani canımdan da daha sevimlisin, dedi.
Rasulullah (s.a.s) de: "İşte şimdi oldu ya ömer (imanın kemâle erdi)!" buyurdu.(7)
Dünyada, Ümmetinden her muvahhid mü'mine karşı çok şefkatli olan önderimiz Rasulullah (s.a.s), ahirette de: "Ya Rabbi, ümmetim, ümmetim" diye şefaatçı olacaktır…(8)
"Şefaatu'l- uzma "Sahibi Rasulullah (s.a.s)'i ümmetin erkekleri canlarından çok sevdikleri gibi, ümmetin muvahhid mü'min kadınları da, canlarından çok sevmektedirler… Ümmetteki önderlerine karşı olan bu sevgi, katıksız imanın lezzetinden gelmektedir….
Enes bin Malik (r.a) anlatıyor: Uhud günü, savaş meydanında herkes büyük bir karmaşa içinde endişeyle koşuşturuyordu. Birden:- Muhammed öldü, Muhammed (s.a.s) öldü, dediler. Bu çığlıklar, Medine sokaklarında yankılanmaya başladı. Ensar'dan bir kadın (Dinaroğulları kadınlarından Sümeyra bintü Kays), evinden çıkarak savaş alanına ulaştı. Orada kardeşi, babası, eşi ve oğlunun cesetleriyle karşılaştı.
Kadın:- Peki, Rasulullah, nerede? O, ne yapıyor? diye sordu.
Gözleri, dört bir yanda Rasulullah (s.a.s)'ı arıyordu. O'na:- dosdoğru ilerle dediler. Nihayet Rasulullah (s.a.s)'ın yanına vardı. Mübarek Rasul'ün elbisesinden tuttu: “Anam babam sana fedâ olsun ya Rasulullah, sen, ölmedin ya!... Hiçbir şey umurumda değildir!” dedi. (9)
Rasulullah (s.a.s)'e karşı sevgi ve hürmetlerini her söz ve her hâlleriyle ortaya koyan, insanlık âleminin en hayırlı nesli olan Ashab, Rasulullah (s.a.s)'in ayağına bir dikenin bile batmasını, en küçük bir şekilde incinmesini bile istemez, buna tahammül edemiyeceklerini beyan etmişlerdi…. İdam edilecekleri zaman da bile bu ihlâs üzere olan tavırlarını net beyan etmiş, bu inançlarında hiçbir taviz vermemişlerdi... Onların bu katıksız imanları, bu salih amelleri ve bu tavizsiz tavırları, kıyamete dek gelecek tüm İslâm milleti'nin her ferdi için en güzel örnek idi….
Asr-ı Saadet'in Medine döneminde, hain ve zalim müşriklerin gerçekleştirdikleri en zalimane katliâmlardan biri olan "Reci olayı" ında sonra esir aldıkları Zeyd b. Desinne (r.a)'ın kıssasında, Rasulullah (s.a.s) sevgisinin en zirvesi gözler önüne serilmişti…
Mekkeli müşriklere satılan Zeyd b. Desinne (r.a)'ın kıssası için İbn İshak, şunları kaydetmişti:
Zeyd b. Desinne'ye gelince O'nu, Safvan b.Ümeyye satın aldı ki, babası Ümeyye b. Halef mukabilinde O'nu katletsin. Safvan b. Ümeyye, O'nu Nitâs denilen bir kölesi ile Ten'ime gönderdi. O'nu katletmek için Harem'den çıkardılar. Kureyş'den bir grup toplandı. Onların içinde Ebu Süfyan b. Harb de vardı.
(Zeyd b.Desinne) katlonulmak için geldiği zaman Ebu Süfyan, O'na şöyle dedi: - Ey Zeyd, Allah iyiliğini versin. Muhammed'in şimdi bizim yanımızda olup O'nun boynunu vurmamızı ve senin de ailenin yanında olmanı ister misin?
(Zeyd) dedi ki: - Vallahi, Muhammed'in şimdi bulunduğu mekânda O'na eziyet veren bir dikenin isabet etmesini, benim ise, ailemin içinde oturur bulunmamı ne isterim, ne de severim.
Ebu Süfyan, şöyle diyordu:- Muhammed'in Ashabının, Muhammed'i sevmesi gibi insanlardan hiçbir kimseyi görmedim!...
Sonra Nitâs, O'nu katletti.(Allah, o'ndan razı olsun). (10)
İnsanın fıtrî yapısında olan hâllerinden birisi de, her neyi seviyor ve arzuluyorsa, onunla beraber olur…
Gönül âleminde ve hayal âleminde beraber olduğuna, madde âleminde kavuşmak ister... Sevdiğini arzulayıp hürmet duyduğu ile madde âleminde beraber olan, manevî âlemde de beraber olmak ister… Bu sevgi ve beraber olmak arzusu, daimî bir beraberliği gündeme getirir…
Bu hakikat çerçevesinde Rasulullah (s.a.s) sevgisi gündeme gelecek olursa, Rasulullah (sas)’ı gerçekten sevenler, O'nunla beraber olurlar sonucu elde edilir… Rasulullah (s.a.s) hayatta iken, O'na iman edip, O'nu görüp O'na tabi olan ve Sünneti üzere yaşayan mü'min müslümanların, O'nunla beraber olduğu gibi, O'ndan sonra gelip O'na iman ederek Sünneti üzere yaşayan mü'min müslümanlar, katıksız imanlarının gereği olan Rasulullah (s.a.s)’i sevmek vazifelerini, O'na inanmak ve Sünneti üzere yaşamak gerçeği ile gündeme getirirler… Gerçekten sevmek, sevdiğine tabi olmak ile gerçekleşir…
Hayatını yalnızca Allah ve Rasulullah (s.a.s)'in emirlerine göre düzenleyen, Allah ve Rasulü'ne itaat edip başka hiçbir güce, hiçbir makama, hiçbir ferde ve gruba itaat etmeyen, mü'min müslümanın cennette yüceldiği makamı, Rasulullaha (s.a.s) beyan eder…
Ebu Said el-Hudrî (r.a) rivayetiyle Rasulullah (s.a.s), şöyle buyurur: "Cennet ahalisi cennette, kendilerinden yüksekte gurfeler ehli denilen bir takım köşklerinin sahiblerini (aralarındaki uzaklık farkından dolayı) güçlükle görebilirler. Nitekim gündüz doğu veya batı ufkunda ışıklı kalan parlak yıldızı, aradaki mesafe uzaklığından dolayı dikkatle bakanlar seçebilirler."
Sahabîler:- Ya Rasulullah, o yüksek köşkler, peygamberlerin mevkileri midir? başkaları oralara erişemez mi? diye sordular.
Rasulullah (s.a.s):"Evet, o köşkler, peygamberlerin köşkleridir. Fakat (Allah, başkalarına da ihsan edebilir) nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim (o başkaları) öyle erlerdir ki, onlar, Allah'a iman ve Rasulleri (hakkıyla) tasdik etmişlerdir.” buyurdu. (11)
Rabbimiz Allah, kendisine ve Rasulü (s.a.s)'e itaat edilmesini, dolayısıyla muvahhid mü'minlerden Allah Ve Rasulü'ne itaat eden Ulu'l- emr'e itaat edilmesini emreder… Herhangi bir anlaşmazlıkta, o meselenin hükmünün Allah ve Rasulü'ne döndürülmesini buyurur …Bu hareketi, ancak gerçekten iman edenler, Allah'a ve ahirete şübhesiz inananların yapacağını beyan eder… Elbette bu, en hayırlı ve sonuç itibariyle en güzeldir… (12)
Rabbimiz Allah, rahmete kavuşturulmasının sebebini şöyle beyan buyuru:" Dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve peygamber'e itaat edin. Umulur ki, rahmete kavuşturulmuş olursunuz." (13)
Ve yegâne önderimiz Rasulullah (s.a.s)'i her şeyden, hatta canlarından daha çok seven, iman eden ve itaatte bulunan muvahhid mü'min müslümanlar, Rabbleri Allah'a şu dilekte bulunuyorlar: "Rabbimiz, biz, indirdiğine inandık ve Rasul’e uyduk. Böylece bizi şahidlerle beraber yaz.(14)
Dipnotlar
1)Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-İman. B.7. Hds.8. /2) Sahih-i Buhari kitabu'l iman B.7 Hds.7/ 3)"Biz seni âlemler için yalnızca rahmet olarak gönderdik" Enbiya 21/107/ 4)Tevbe,9/128/ 5)Ahzab,33/6/ 6) sahih-i Buhari kitabu'l Kefalet B.5 Hds.7/ 7) sahih-i Buhari kitabu'l Eyman ve'n -Nuzur B.3 Hds.11/ kadı ıyad şifa-i şerif çev.suat cebeci Ank.1992,sh.309-310/ 8)Bkz. sahih-i Buhari kitabu't tevhid,, B.37 Hds.136./ 9)Ebu nuaym el isfahani hilyetü'l evliya sahabeden günümüze Allah dostları, çev said Aykut vdğ ist. 1995 c.1sh.124-125 ibn hişam islâm tarihi siyer-i ibn hişam tercemesi çev.hasan ege ist.1985 , c.3 sh 133 ibnü'l esir el kâmil fi't tarih islam tarihi çev m.beşir eryarsoy ist.1985 c.2 sh.154 ibn kesir el bidaye ve'n nihaye büyük islâm tarihi çev.mehmet keskin ist.1994 c.4 sh.84/ 10)ibn hişam A.g.e.c.3 sh.244-245/ 11) ) sahih-i Buhari kitabu'l Bed'i'l vahy B.8 Hds.65/ 12)Bkz.Nisa,4/59/ 13Nur,24/56/ 14Âl-i imrân,3/53.