Hz. Allah (c.c.), Fâtır suresinin altıncı ayetinde, müminleri şeytanın düşmanlığından sakındırarak, onu düşman edinmemizi emrediyor. ’Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise (siz de) onu düşman tanıyın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşe gireceklerden olmaya çağırır.’
Biz bu yazımızda şeytanın, insanı isyana sürükleme yolları ve metotlarını izah edeceğiz. Şeytanın insanı nasıl tuzaklara sürüklediğini, Kur’an ayetlerinden hareket ederek zikredeceğiz.
Nisâ, 119. ayette beyan edildiğine göre şeytan şöyle diyor:
وَلَأُضِلَّنَّهُمْ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ ’…Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım…’
Şeytan insanı yoldan çıkarmak için ne yapar?
1- يُضِلُّ : Dalalete düşürmeye çalışır.
Şeytan her bir kişiyi, o kişi neye düşkün ve neyi seviyorsa, onun üzerinden yoldan çıkarmaya çalışır.
Mesela şeytan, Ârif-i Billâh olan bir zatı, sadece masiyetlerle dalalete düşüremez. Peki, onu nasıl dalalete düşürür?
Onu farklı yollardan dalalete düşürür. Arif olan kişiyi, marifet ilmi meselelerinde dalalete düşürmeye çalışır.
Dikkat edin; marifette dalalete düşmek küfre kapı açabilir. Bu çok tehlikelidir. Şeytan kişiyi saptırma yollarını çok iyi bilir.
Âlimi de başka şeyle dalalete düşürmeye çalışır.
Kadınları başka bir yolla, mal sahibini başka bir yolla.
Mü’mini mesela, yaptığı farzlar ve sünnetler hususunda dalalete düşürmeye çalışır.
Yani şeytan herkesi durumuna göre dalalete düşürmeye çalışır.
Peki, insan nereye kadar şeytanın açık hedefi olmaktan kurtulamaz?
Kişi isim ve sıfat mıntıkasında (tecellileri altında) ve orada kaldığı müddetçe şeytanın açık hedefidir.
Şayet kişi, esmâları-sıfatları geçer, sonra da Hz. Allah (c.c.)’da fenâ olursa o zaman mahfuzlardan olur.
Allah (c.c.) Hicr suresi 42. âyette şöyle buyuruyor:
إِنَّ عِبَاد۪ي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلَّا مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاو۪ينَ ’Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur.’
Dikkat edin! Hz. Allah (c.c.) ayette, onları kendi zatına nispet ederek ’benim kullarım’ buyurdu.
İşte onlar Hz. Allah’ta (c.c.) fâni olanlardır. Hakiki manada fenâ hallerini yaşayan onlardır.
2- يُمَنِّى : Şeytan kişiye hep yalan, aldatıcı vaatlerde bulunur. Onu boş kuruntularla aldatır.
يَعِدُهُمْ وَيُمَنّ۪يهِمْۜ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ اِلَّا غُرُورًا ’Şeytan onlara (birçok) vaatte bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaatte bulunuyor.’1
’Sen şunu yap, ben de sana şöyle yapacağım’ sözü vererek onu aldatır. Yalan vaatler vererek masivaya sürükler.
3- نَزْغٌ : Allah (c.c.) A’râf suresi 200. âyette şöyle buyuruyor:
وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ’Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a sığın. Şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir’
نَزْغٌ : Çok tehlikeli bir vesvesedir. İtaat ehli olan bir kişiyi küfre kadar götürür.
Ayette geçen ’seni dürterse’ sözünün manası, Peygamberimiz nezdinde ümmete yöneliktir. Şu hakikati her müminin iyi idrak etmesi gerekir: Şeytan, asla ve kat’a Rasûlullah (s.a.v.) Efendimize musallat olamaz.
Cenâb-ı Hak ayette Peygamberimiz’e hitap etti. Niçin? Ümmete öğretmek için. Efendimiz’in (s.a.v.) şahsında ümmete söylüyor, yol gösteriyor.
Şeytanın Efendimiz (s.a.v.)’e asla yolu yoktur.
Şeytanın ’muhlas’ kullara da yolu yoktur. Muhlaslardan aşağı olanlara ise yolu vardır. Sâd suresinin 83. ayetinde şöyle geçmektedir: İblis, ’Senin şerefine and olsun ki, içlerinden ihlaslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım.’
4- اِسْتِحْوَاذٌ : Mücâdele suresinin 19. ayetinde şöyle buyrulmaktadır:
اِسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنْسَاهُمْ ذِكْرَ اللّٰهِ’Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı zikretmeyi unutturmuştur.’
İstihvâz: Şeytanın, insan üzerinde acayip bir tasallutudur.
Mesela bir kişi durup dururken şeytan ona gelir. O kişi öyle şeyler hatırlar ki, onlara dalıp, Hz. Allah’ı zikri unutur. İnsanı bu tuzağa düşürmesinin alameti, onu düşüncelere daldırıp, aklına devamlı olarak geçmişle alakalı hatıralar getirir. İşte insan şeytana uyunca artık onda hâkimiyet kurmaya başlamış demektir.
Alameti ise: Hz. Allah’ı zikri unutmasıdır.
5- وَسْوَسَةٌ : Vesvese şöyledir: Şeytan hâfî/gizli bir şekilde nefse gelir ve ona fısıldar. Bu vesvesedir.
Süfyâni Sevrî (rh.a.) şöyle buyurdu: ’Şeytanın insana karşı kullandığı, fakirlik korkusuna denk başka bir silahı yoktur. İnsanın kalbinde fakirlik korkusu oluştuğunda, hakka götüren yollara engel olur. Hevâsına göre konuşur ve Rabbine karşı sû-i zan besler.’
İmam Şa’rânî hazretleri: ’En çok vesveseye kapı açan şey ’haram rızıktır’ buyurmuştur.
6- هَمْزٌ : Mü’minûn suresi 97. âyette şöyle buyruluyor:
وَقُلْ رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ ’Ve de ki: ’Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım’
Hemz şöyle olur: Kişide hiçbir istikrar olmaz, devamlı öfke/gadap halinde olur. İşte bir kişide bunlar varsa bu ’hemz’dir.
Çözüm: Ayette Allah’a ’sığınma’ işaret edilmiştir.
7- اَلْحُضُورُ : Mü’minûn suresinin 98. âyetinde
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ ’Rabbim! (Onların) yanımda bulunmalarından dahi sana sığınırım.’ buyrulmaktadır.
Şeytan, her daim insanın yanında bulunur. Hatta cima’ esnasında bile. Şeytanlar 24 saat boyunca çalışır. Uyumazlar. Yani şeytanlar insanı azdırmada, sapıttırmada çok ciddidirler. Bunlar devamlı çalışırlar. Hatta şeytanlar kaylule bile yapmazlar. Bu manaya işareten rivayet edildiğine göre Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
ق۪يلُوا فَإِنَّ الشَّيْطَانَ لَا يَق۪يلُ
’Kaylûle yapın. Zira muhakkak ki şeytanlar kaylule yapmaz.’2
Yani şeytanlar öğle vaktinde bile mola verip istirahat etmezler.
İşte bunun adı اَلْحُضُورُ dur. Devamlı insanla beraber olurlar. Günlük hayatımız içinde Allah’a ve Rasûlü’ne muhalefet ettiğimiz bütün hallerimiz, şeytanın yanımızda oluşunun tesirindendir.
Zuhruf 36. ayet-i kerimede şöyle buyruluyor:
وَمَنْ يَعْشُ عَنْ ذِكْرِ الرَّحْمٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَر۪ينٌ ’Kim, Rahmân’ın Zikri’ne karşı kör kesilirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur.’
8- اَلْمَسُّ : Bakara suresi 275. ayet-i kerimede:
اَلَّذ۪ينَ يَاْكُلُونَ الرِّبٰوا لَا يَقُومُونَ اِلَّا كَمَا يَقُومُ الَّذ۪ي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ’Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.’ buyruluyor.
Mess: Kişinin hiçbir şeyde istikrarı bulamaması, nefsî (psikolojik açıdan) çarpılma, bocalama ve depresyon halinde bulunmasıdır.
9- اَلطَّائِفُ : A’râf suresi 201. ayet-i kerimede:
اِنَّ الَّذ۪ينَ اتَّقَوْا اِذَا مَسَّهُمْ طَآئِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَاِذَا هُمْ مُبْصِرُونَ ’Şüphe yok ki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar.’ buyruluyor.
اَلطَّائِفُ (et-Tâifu): Şeytanın, insanın hafızası ile oynayıp ona hayırlı ve mühim malumatları unutturmasıdır.
10- اَلْوَحْيُ : Şeytanın telkini, ilhamıdır. En’âm suresi 121. ayet-i kerimede:
وَاِنَّ الشَّيَاط۪ينَ لَيُوحُونَ اِلٰىٓ اَوْلِيَآئِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْ ’Muhakkak ki şeytanlar, dostlarına sizinle mücadele etmeleri için ilham ederler.’ buyrulmaktadır.
Şeytanlar insanlara ilham ederler. Bu, vesveseden daha çetindir. Daha tehlikelidir. Peki, hangi insanlara hastır bu?
Kendini şeytana teslim edenlere şeytan ilham eder/telkinde bulunur. Dizginini ele almıştır. O insan artık şeytanın elçisi olmuştur. Artık bir başkasını nasıl dalalete sürükleyeceğini, yollarını, metotlarını o insana devamlı ilham eder.
Bu ilham kâfirlere ve günahlara dalanlara olur. Bir başkasının dalalete nasıl sürüklenebileceğini şeytan onlara öğretir. Hatta bundan daha ilerisi ve daha melunu vardır. O da şudur:
En’am suresinin 112. ayet-i kerimesinde:
وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا شَيَاط۪ينَ الْاِنْسِ وَالْجِنِّ يُوح۪ي بَعْضُهُمْ اِلٰى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًاۜ ’Ve böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; (bunlar) aldatmak için birbirlerine (bâtıl) sözün yaldızlısını fısıldarlar.’ buyrulmaktadır. Bakın bu ayet, Âdemoğullarından yani insanlardan şeytanları bile azdıracakların olacağını, bu dereceye çıkacaklarını haber veriyor.
Ayette: يُوح۪ي بَعْضُهُمْ اِلٰى بَعْضٍ’(İnsanî ve cinnî şeytanlar) birbirlerine ilham eder.’ Yani şeytan, başkasını nasıl azdıracağını insana ilham ediyor.
Aynı şekilde insan da şeytana bir başkasını nasıl dalalete düşüreceğini ilham ediyor. Bu çok tehlikelidir. İnsan olan şeytan, cin olan şeytanlara hâkim olup onları yönetmeyi hedefler.
Ebû Zer (r.a)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Mescide girdim, Rasûlullah (s.a.v.) oradaydı. Geldim ve yanına oturdum. ’Ey Ebâ Zer! İnsan ve cin şeytanlarının şerrinden Allah’a sığın’ buyurdu. ’İnsan(lar)ın da şeytanları var mı?’ dedim. ’Evet!’ buyurdu.3
11- أَزٌّ : Meryem suresinin 83. ayet-i kerimesinde:
اَلَمْ تَرَ اَنَّآ اَرْسَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ عَلَى الْكَافِر۪ينَ تَؤُزُّهُمْ اَزًّاۙ ’Görmedin mi, şüphesiz ki biz, şeytanları kâfirlerin üzerine gönderdik; onları(vesveseleriyle teşvik ederek) sürekli tahrîk ediyorlar.’ buyruluyor.
Ezz: Dâim surette küfre teşvik, kışkırtma ve mahlûkatı dalalete düşüren tahrik ve teşviktir.
12- اَلْإِسْتِهْوَاءُ : En’am suresinin 71. ayet-i kerimesinde:
قُلْ اَنَدْعُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُنَا وَلَا يَضُرُّنَا وَنُرَدُّ عَلٰىٓ اَعْقَابِنَا بَعْدَ اِذْ هَدٰينَا اللّٰهُ كَالَّذِي اسْتَهْوَتْهُ الشَّيَاط۪ينُ فِي الْاَرْضِ حَيْرَانَ ’De ki: ’Allah’ı bırakıp da, bize ne fayda veren ne de bize zararı dokunan şeylere mi tapalım? Ve Allah bizi hidâyete erdirdikten sonra, ökçelerimiz üzerinde geriye (küfre) mi döndürülelim? O kimse gibi ki, ’Bize gel!’ diye kendisini hidâyete davet eden arkadaşları varken, şeytanlar onu yeryüzünde şaşkın bir hâle düşürmüştür. De ki: Şüphesiz Allah’ın hidâyeti, hidâyetin ta kendisidir. Ve bize, âlemlerin Rabbine teslîm olmamız emredildi.’ buyruluyor.
İstihva: Şeytanın kişiyi şehevî fiilleri yapmaya, daimi olarak tahrik ve teşvik etmesi manasına gelir.
13- اَلتَّلَبُّسُ : Karıştırma, bulandırma manalarına gelir.
Yani şeytan, insanın işlerini hep karıştırır, bulandırır. İnsana masiyetleri başka müsemma ve suretlerde gösterir ki hafife alıp onlara devam etsin.
Mesela, içkiye, viski der. Şampanya der. Bu viskidir, şampanyadır diyerek, ismini değiştirir ki sen kolayca içebilesin.
Mesela faize, kredi gibi isimler verir ki kişi masiyete kolayca dalsın. Mesela televizyonlarda filmlere belli yaşlara işaret eder. Bu ne demek? O filmin içeriğine 18 yaşından büyükler bakabilir, manasına gelerek onu meşru gösterir.
Hâlbuki haram haramdır. Şu yaşı, bu yaşı yoktur. Şu yaşın altı, şu yaşın üstü yoktur.
Peki, niye böyle değişik isimler verir?
Masiyetlere başka bir kılıf giydirerek sana işi bulandırıp, harama kolayca düşmeni sağlar. Çok dikkat etmek gerek.
14- اَلْكَسَلُ : Tembellik
Enfal suresinin 11. ayet-i kerimesinde:
اِذْ يُغَشّ۪يكُمُ النُّعَاسَ اَمَنَةً مِنْهُ وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُمْ مِنَ السَّمَآءِ مَآءً لِيُطَهِّرَكُمْ بِه۪ وَيُذْهِبَ عَنْكُمْ رِجْزَ الشَّيْطَانِ وَلِيَرْبِطَ عَلٰى قُلُوبِكُمْ وَيُثَبِّتَ بِهِ الْاَقْدَامَ
’O zaman sizi, tarafından bir emniyet olmak üzere hafif bir uykuya bürüyordu ve üzerinize gökten bir su indiriyordu ki, bununla sizi temizlesin, sizden şeytanın pisliğini (vesvesesini) gidersin, kalplerinizi pekiştirsin (kendine bağlasın) ve bununla ayakları(nızı) sabit kılsın!’ buyruluyor.
Şeytanın ’riczi’ tembellik manasına gelir.
Bedir’de şeytan, Müslümanlara tembellik vermeye çalıştı. Bunun üzerine Allah (c.c.) onlara yağmur yağdırdı ki şeytanın saldığı tembellik gitsin.
Peygamberimiz (s.a.v.) duasında: ’Allah’ım! Tenbellikten sana sığınırım!’4 buyurmuştur.
Tembellik şeytandandır.
15- أَحْلَامٌ : Karışık rüyalar, düşler.
Hulm: Düş şeytandandır. Rüya ise Rahman’dandır.
Mesela rüya gördün, o rüyaya nur, aydınlık galipse, bu rüyadır. Rahmânîdir. Ama rüya gördün, karanlıklar var. Bil ki o şeytandandır.
لَقَدْ صَدَقَ اللّٰهُ رَسُولَهُ الرُّءْيَا بِالْحَقِّ Fetih suresinin 27. ayet-i kerimesinde:
’Andolsun ki Allah, Peygamberine (gösterdiği) o rüyâyı hak olarak tasdik etmiştir.’ buyruluyor.
İnsana şeytanın kapısını açan şey nedir?
İnsana, şeytanın kapısını açan en büyük şey masiyetlerdir.
Yani kişi günahlar işleyince, şeytanın gireceği gedikleri açmış olur. Günah işlemediği müddetçe kişi Allah’ın hıfzında, koruması altındadır. Şeytan oraya giremez. Fakat günahlara daldıkça, işledikçe gedikler açılır ve şeytan girer.
Mesela gazap hali. Gazaplandığın anda şeytana giriş kapısı açmışsındır.
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre; muhakkak ki bir adam Nebi (s.a.v.)’e: ’Bana bir nasihat et!’ dedi. (Rasûlullah ona): ’Gazaplanma!’ buyurdu. Bunun üzerine (o kişi, nasihat talebini) defalarca tekrar etti, (Rasûlullah her defasında ona): ’Gazaplanma!’ buyurdu.5
Mesela sonu gelmeyen, boş münakaşa da kötüdür.
İyi olan ise, hakka ulaşmak için yapılandır. Buna da muhavere denir.
Cidal: Kişiyi bir neticeye ulaştırmayacak bir araçtır. Şeytanların kapılarından bir kapıdır ve Rabbimiz cedelleşmeyi/münakaşayı sevmez.
Ezcümle;
Hz. Allah (c.c.), haber verdiği üzere ’şeytan mümine apaçık bir düşmandır’. Bu düşmanla mücadele mümin kul için son nefesine kadar devam edecektir. Ve bu mücadele kul olmanın bir gereğidir. Şeytanın sonu gelmez hilelerine karşı, Hz. Allah (c.c.) kullarına kâfidir. İhlâs ile Allah’a (c.c.) bağlananlar asla onun tuzaklarında esir kalmazlar. Dalalete ve masivaya sürükleyen bu vesveselerden, hıfzedenlerin en hayırlısı, Allah Azîmüşşân’a hemen sığınmak mümin için en emin yoldur.
وَالسَّلَامُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدٰى
(Endnotes)
1 en-Nisâ, 4/120.
2 Taberânî, Evsat, c.1, s.141, h.no:28, Dâru’l-Harameyn, Kahire, 1995.
3 Nesâî, İstiâze, 48.
4 Buhârî, Deavât, 39.
5 Buhârî, Edeb, 76.
Biz bu yazımızda şeytanın, insanı isyana sürükleme yolları ve metotlarını izah edeceğiz. Şeytanın insanı nasıl tuzaklara sürüklediğini, Kur’an ayetlerinden hareket ederek zikredeceğiz.
Nisâ, 119. ayette beyan edildiğine göre şeytan şöyle diyor:
وَلَأُضِلَّنَّهُمْ وَلَأُمَنِّيَنَّهُمْ ’…Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım…’
Şeytan insanı yoldan çıkarmak için ne yapar?
1- يُضِلُّ : Dalalete düşürmeye çalışır.
Şeytan her bir kişiyi, o kişi neye düşkün ve neyi seviyorsa, onun üzerinden yoldan çıkarmaya çalışır.
Mesela şeytan, Ârif-i Billâh olan bir zatı, sadece masiyetlerle dalalete düşüremez. Peki, onu nasıl dalalete düşürür?
Onu farklı yollardan dalalete düşürür. Arif olan kişiyi, marifet ilmi meselelerinde dalalete düşürmeye çalışır.
Dikkat edin; marifette dalalete düşmek küfre kapı açabilir. Bu çok tehlikelidir. Şeytan kişiyi saptırma yollarını çok iyi bilir.
Âlimi de başka şeyle dalalete düşürmeye çalışır.
Kadınları başka bir yolla, mal sahibini başka bir yolla.
Mü’mini mesela, yaptığı farzlar ve sünnetler hususunda dalalete düşürmeye çalışır.
Yani şeytan herkesi durumuna göre dalalete düşürmeye çalışır.
Peki, insan nereye kadar şeytanın açık hedefi olmaktan kurtulamaz?
Kişi isim ve sıfat mıntıkasında (tecellileri altında) ve orada kaldığı müddetçe şeytanın açık hedefidir.
Şayet kişi, esmâları-sıfatları geçer, sonra da Hz. Allah (c.c.)’da fenâ olursa o zaman mahfuzlardan olur.
Allah (c.c.) Hicr suresi 42. âyette şöyle buyuruyor:
إِنَّ عِبَاد۪ي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلَّا مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْغَاو۪ينَ ’Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur.’
Dikkat edin! Hz. Allah (c.c.) ayette, onları kendi zatına nispet ederek ’benim kullarım’ buyurdu.
İşte onlar Hz. Allah’ta (c.c.) fâni olanlardır. Hakiki manada fenâ hallerini yaşayan onlardır.
2- يُمَنِّى : Şeytan kişiye hep yalan, aldatıcı vaatlerde bulunur. Onu boş kuruntularla aldatır.
يَعِدُهُمْ وَيُمَنّ۪يهِمْۜ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ اِلَّا غُرُورًا ’Şeytan onlara (birçok) vaatte bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaatte bulunuyor.’1
’Sen şunu yap, ben de sana şöyle yapacağım’ sözü vererek onu aldatır. Yalan vaatler vererek masivaya sürükler.
3- نَزْغٌ : Allah (c.c.) A’râf suresi 200. âyette şöyle buyuruyor:
وَإِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ’Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a sığın. Şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir’
نَزْغٌ : Çok tehlikeli bir vesvesedir. İtaat ehli olan bir kişiyi küfre kadar götürür.
Ayette geçen ’seni dürterse’ sözünün manası, Peygamberimiz nezdinde ümmete yöneliktir. Şu hakikati her müminin iyi idrak etmesi gerekir: Şeytan, asla ve kat’a Rasûlullah (s.a.v.) Efendimize musallat olamaz.
Cenâb-ı Hak ayette Peygamberimiz’e hitap etti. Niçin? Ümmete öğretmek için. Efendimiz’in (s.a.v.) şahsında ümmete söylüyor, yol gösteriyor.
Şeytanın Efendimiz (s.a.v.)’e asla yolu yoktur.
Şeytanın ’muhlas’ kullara da yolu yoktur. Muhlaslardan aşağı olanlara ise yolu vardır. Sâd suresinin 83. ayetinde şöyle geçmektedir: İblis, ’Senin şerefine and olsun ki, içlerinden ihlaslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım.’
4- اِسْتِحْوَاذٌ : Mücâdele suresinin 19. ayetinde şöyle buyrulmaktadır:
اِسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنْسَاهُمْ ذِكْرَ اللّٰهِ’Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı zikretmeyi unutturmuştur.’
İstihvâz: Şeytanın, insan üzerinde acayip bir tasallutudur.
Mesela bir kişi durup dururken şeytan ona gelir. O kişi öyle şeyler hatırlar ki, onlara dalıp, Hz. Allah’ı zikri unutur. İnsanı bu tuzağa düşürmesinin alameti, onu düşüncelere daldırıp, aklına devamlı olarak geçmişle alakalı hatıralar getirir. İşte insan şeytana uyunca artık onda hâkimiyet kurmaya başlamış demektir.
Alameti ise: Hz. Allah’ı zikri unutmasıdır.
5- وَسْوَسَةٌ : Vesvese şöyledir: Şeytan hâfî/gizli bir şekilde nefse gelir ve ona fısıldar. Bu vesvesedir.
Süfyâni Sevrî (rh.a.) şöyle buyurdu: ’Şeytanın insana karşı kullandığı, fakirlik korkusuna denk başka bir silahı yoktur. İnsanın kalbinde fakirlik korkusu oluştuğunda, hakka götüren yollara engel olur. Hevâsına göre konuşur ve Rabbine karşı sû-i zan besler.’
İmam Şa’rânî hazretleri: ’En çok vesveseye kapı açan şey ’haram rızıktır’ buyurmuştur.
6- هَمْزٌ : Mü’minûn suresi 97. âyette şöyle buyruluyor:
وَقُلْ رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ ’Ve de ki: ’Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım’
Hemz şöyle olur: Kişide hiçbir istikrar olmaz, devamlı öfke/gadap halinde olur. İşte bir kişide bunlar varsa bu ’hemz’dir.
Çözüm: Ayette Allah’a ’sığınma’ işaret edilmiştir.
7- اَلْحُضُورُ : Mü’minûn suresinin 98. âyetinde
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ ’Rabbim! (Onların) yanımda bulunmalarından dahi sana sığınırım.’ buyrulmaktadır.
Şeytan, her daim insanın yanında bulunur. Hatta cima’ esnasında bile. Şeytanlar 24 saat boyunca çalışır. Uyumazlar. Yani şeytanlar insanı azdırmada, sapıttırmada çok ciddidirler. Bunlar devamlı çalışırlar. Hatta şeytanlar kaylule bile yapmazlar. Bu manaya işareten rivayet edildiğine göre Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
ق۪يلُوا فَإِنَّ الشَّيْطَانَ لَا يَق۪يلُ
’Kaylûle yapın. Zira muhakkak ki şeytanlar kaylule yapmaz.’2
Yani şeytanlar öğle vaktinde bile mola verip istirahat etmezler.
İşte bunun adı اَلْحُضُورُ dur. Devamlı insanla beraber olurlar. Günlük hayatımız içinde Allah’a ve Rasûlü’ne muhalefet ettiğimiz bütün hallerimiz, şeytanın yanımızda oluşunun tesirindendir.
Zuhruf 36. ayet-i kerimede şöyle buyruluyor:
وَمَنْ يَعْشُ عَنْ ذِكْرِ الرَّحْمٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَر۪ينٌ ’Kim, Rahmân’ın Zikri’ne karşı kör kesilirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur.’
8- اَلْمَسُّ : Bakara suresi 275. ayet-i kerimede:
اَلَّذ۪ينَ يَاْكُلُونَ الرِّبٰوا لَا يَقُومُونَ اِلَّا كَمَا يَقُومُ الَّذ۪ي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ’Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar.’ buyruluyor.
Mess: Kişinin hiçbir şeyde istikrarı bulamaması, nefsî (psikolojik açıdan) çarpılma, bocalama ve depresyon halinde bulunmasıdır.
9- اَلطَّائِفُ : A’râf suresi 201. ayet-i kerimede:
اِنَّ الَّذ۪ينَ اتَّقَوْا اِذَا مَسَّهُمْ طَآئِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَاِذَا هُمْ مُبْصِرُونَ ’Şüphe yok ki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar.’ buyruluyor.
اَلطَّائِفُ (et-Tâifu): Şeytanın, insanın hafızası ile oynayıp ona hayırlı ve mühim malumatları unutturmasıdır.
10- اَلْوَحْيُ : Şeytanın telkini, ilhamıdır. En’âm suresi 121. ayet-i kerimede:
وَاِنَّ الشَّيَاط۪ينَ لَيُوحُونَ اِلٰىٓ اَوْلِيَآئِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْ ’Muhakkak ki şeytanlar, dostlarına sizinle mücadele etmeleri için ilham ederler.’ buyrulmaktadır.
Şeytanlar insanlara ilham ederler. Bu, vesveseden daha çetindir. Daha tehlikelidir. Peki, hangi insanlara hastır bu?
Kendini şeytana teslim edenlere şeytan ilham eder/telkinde bulunur. Dizginini ele almıştır. O insan artık şeytanın elçisi olmuştur. Artık bir başkasını nasıl dalalete sürükleyeceğini, yollarını, metotlarını o insana devamlı ilham eder.
Bu ilham kâfirlere ve günahlara dalanlara olur. Bir başkasının dalalete nasıl sürüklenebileceğini şeytan onlara öğretir. Hatta bundan daha ilerisi ve daha melunu vardır. O da şudur:
En’am suresinin 112. ayet-i kerimesinde:
وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا شَيَاط۪ينَ الْاِنْسِ وَالْجِنِّ يُوح۪ي بَعْضُهُمْ اِلٰى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًاۜ ’Ve böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık; (bunlar) aldatmak için birbirlerine (bâtıl) sözün yaldızlısını fısıldarlar.’ buyrulmaktadır. Bakın bu ayet, Âdemoğullarından yani insanlardan şeytanları bile azdıracakların olacağını, bu dereceye çıkacaklarını haber veriyor.
Ayette: يُوح۪ي بَعْضُهُمْ اِلٰى بَعْضٍ’(İnsanî ve cinnî şeytanlar) birbirlerine ilham eder.’ Yani şeytan, başkasını nasıl azdıracağını insana ilham ediyor.
Aynı şekilde insan da şeytana bir başkasını nasıl dalalete düşüreceğini ilham ediyor. Bu çok tehlikelidir. İnsan olan şeytan, cin olan şeytanlara hâkim olup onları yönetmeyi hedefler.
Ebû Zer (r.a)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Mescide girdim, Rasûlullah (s.a.v.) oradaydı. Geldim ve yanına oturdum. ’Ey Ebâ Zer! İnsan ve cin şeytanlarının şerrinden Allah’a sığın’ buyurdu. ’İnsan(lar)ın da şeytanları var mı?’ dedim. ’Evet!’ buyurdu.3
11- أَزٌّ : Meryem suresinin 83. ayet-i kerimesinde:
اَلَمْ تَرَ اَنَّآ اَرْسَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ عَلَى الْكَافِر۪ينَ تَؤُزُّهُمْ اَزًّاۙ ’Görmedin mi, şüphesiz ki biz, şeytanları kâfirlerin üzerine gönderdik; onları(vesveseleriyle teşvik ederek) sürekli tahrîk ediyorlar.’ buyruluyor.
Ezz: Dâim surette küfre teşvik, kışkırtma ve mahlûkatı dalalete düşüren tahrik ve teşviktir.
12- اَلْإِسْتِهْوَاءُ : En’am suresinin 71. ayet-i kerimesinde:
قُلْ اَنَدْعُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لَا يَنْفَعُنَا وَلَا يَضُرُّنَا وَنُرَدُّ عَلٰىٓ اَعْقَابِنَا بَعْدَ اِذْ هَدٰينَا اللّٰهُ كَالَّذِي اسْتَهْوَتْهُ الشَّيَاط۪ينُ فِي الْاَرْضِ حَيْرَانَ ’De ki: ’Allah’ı bırakıp da, bize ne fayda veren ne de bize zararı dokunan şeylere mi tapalım? Ve Allah bizi hidâyete erdirdikten sonra, ökçelerimiz üzerinde geriye (küfre) mi döndürülelim? O kimse gibi ki, ’Bize gel!’ diye kendisini hidâyete davet eden arkadaşları varken, şeytanlar onu yeryüzünde şaşkın bir hâle düşürmüştür. De ki: Şüphesiz Allah’ın hidâyeti, hidâyetin ta kendisidir. Ve bize, âlemlerin Rabbine teslîm olmamız emredildi.’ buyruluyor.
İstihva: Şeytanın kişiyi şehevî fiilleri yapmaya, daimi olarak tahrik ve teşvik etmesi manasına gelir.
13- اَلتَّلَبُّسُ : Karıştırma, bulandırma manalarına gelir.
Yani şeytan, insanın işlerini hep karıştırır, bulandırır. İnsana masiyetleri başka müsemma ve suretlerde gösterir ki hafife alıp onlara devam etsin.
Mesela, içkiye, viski der. Şampanya der. Bu viskidir, şampanyadır diyerek, ismini değiştirir ki sen kolayca içebilesin.
Mesela faize, kredi gibi isimler verir ki kişi masiyete kolayca dalsın. Mesela televizyonlarda filmlere belli yaşlara işaret eder. Bu ne demek? O filmin içeriğine 18 yaşından büyükler bakabilir, manasına gelerek onu meşru gösterir.
Hâlbuki haram haramdır. Şu yaşı, bu yaşı yoktur. Şu yaşın altı, şu yaşın üstü yoktur.
Peki, niye böyle değişik isimler verir?
Masiyetlere başka bir kılıf giydirerek sana işi bulandırıp, harama kolayca düşmeni sağlar. Çok dikkat etmek gerek.
14- اَلْكَسَلُ : Tembellik
Enfal suresinin 11. ayet-i kerimesinde:
اِذْ يُغَشّ۪يكُمُ النُّعَاسَ اَمَنَةً مِنْهُ وَيُنَزِّلُ عَلَيْكُمْ مِنَ السَّمَآءِ مَآءً لِيُطَهِّرَكُمْ بِه۪ وَيُذْهِبَ عَنْكُمْ رِجْزَ الشَّيْطَانِ وَلِيَرْبِطَ عَلٰى قُلُوبِكُمْ وَيُثَبِّتَ بِهِ الْاَقْدَامَ
’O zaman sizi, tarafından bir emniyet olmak üzere hafif bir uykuya bürüyordu ve üzerinize gökten bir su indiriyordu ki, bununla sizi temizlesin, sizden şeytanın pisliğini (vesvesesini) gidersin, kalplerinizi pekiştirsin (kendine bağlasın) ve bununla ayakları(nızı) sabit kılsın!’ buyruluyor.
Şeytanın ’riczi’ tembellik manasına gelir.
Bedir’de şeytan, Müslümanlara tembellik vermeye çalıştı. Bunun üzerine Allah (c.c.) onlara yağmur yağdırdı ki şeytanın saldığı tembellik gitsin.
Peygamberimiz (s.a.v.) duasında: ’Allah’ım! Tenbellikten sana sığınırım!’4 buyurmuştur.
Tembellik şeytandandır.
15- أَحْلَامٌ : Karışık rüyalar, düşler.
Hulm: Düş şeytandandır. Rüya ise Rahman’dandır.
Mesela rüya gördün, o rüyaya nur, aydınlık galipse, bu rüyadır. Rahmânîdir. Ama rüya gördün, karanlıklar var. Bil ki o şeytandandır.
لَقَدْ صَدَقَ اللّٰهُ رَسُولَهُ الرُّءْيَا بِالْحَقِّ Fetih suresinin 27. ayet-i kerimesinde:
’Andolsun ki Allah, Peygamberine (gösterdiği) o rüyâyı hak olarak tasdik etmiştir.’ buyruluyor.
İnsana şeytanın kapısını açan şey nedir?
İnsana, şeytanın kapısını açan en büyük şey masiyetlerdir.
Yani kişi günahlar işleyince, şeytanın gireceği gedikleri açmış olur. Günah işlemediği müddetçe kişi Allah’ın hıfzında, koruması altındadır. Şeytan oraya giremez. Fakat günahlara daldıkça, işledikçe gedikler açılır ve şeytan girer.
Mesela gazap hali. Gazaplandığın anda şeytana giriş kapısı açmışsındır.
Ebû Hureyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre; muhakkak ki bir adam Nebi (s.a.v.)’e: ’Bana bir nasihat et!’ dedi. (Rasûlullah ona): ’Gazaplanma!’ buyurdu. Bunun üzerine (o kişi, nasihat talebini) defalarca tekrar etti, (Rasûlullah her defasında ona): ’Gazaplanma!’ buyurdu.5
Mesela sonu gelmeyen, boş münakaşa da kötüdür.
İyi olan ise, hakka ulaşmak için yapılandır. Buna da muhavere denir.
Cidal: Kişiyi bir neticeye ulaştırmayacak bir araçtır. Şeytanların kapılarından bir kapıdır ve Rabbimiz cedelleşmeyi/münakaşayı sevmez.
Ezcümle;
Hz. Allah (c.c.), haber verdiği üzere ’şeytan mümine apaçık bir düşmandır’. Bu düşmanla mücadele mümin kul için son nefesine kadar devam edecektir. Ve bu mücadele kul olmanın bir gereğidir. Şeytanın sonu gelmez hilelerine karşı, Hz. Allah (c.c.) kullarına kâfidir. İhlâs ile Allah’a (c.c.) bağlananlar asla onun tuzaklarında esir kalmazlar. Dalalete ve masivaya sürükleyen bu vesveselerden, hıfzedenlerin en hayırlısı, Allah Azîmüşşân’a hemen sığınmak mümin için en emin yoldur.
وَالسَّلَامُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدٰى
(Endnotes)
1 en-Nisâ, 4/120.
2 Taberânî, Evsat, c.1, s.141, h.no:28, Dâru’l-Harameyn, Kahire, 1995.
3 Nesâî, İstiâze, 48.
4 Buhârî, Deavât, 39.
5 Buhârî, Edeb, 76.